Kadın sihirbazların dünyası Zaman Çarkı başladı
Robert Jordan’ın 15 kitaplık, 635 bölümlük, 9 bin 685 sayfalık Zaman Çarkı adlı ünlü fantastik serisinden uayrlanan dizi, Amazon Prime Video kütüphanesindeki yerini aldı.
Robert Jordan tarafından 1984 yılında yazılmaya başlanan serinin ilk kitabı, 1990 yılının ocak ayında Eye of the World adıyla yayınlandı. İthaki Yayınları 2003 yılında Niran Elçi’nin harika çevirisiyle serinin ilk kitabını Dünyanın Gözü adıyla dilimize kazandırdı.
Sadece kadınların sihir yapabildiği bir dünyada geçen The Wheel of Time, dizi uyarlaması duyurulduğundan beri hayranlarca heyecanla beklenmekteydi. Robert Jordan’ın kaleme aldığı ve ölümünün ardından Brandon Sanderson’ın devam ettirdiği Zaman Çarkı kitaplarından uyarlanan dizinin yapımcılığını, aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi dizi uyarlaması üzerinde de çalışan Amazon üstlenmişti.
2019 yılından bu yana geliştirilmekte olan yapım tam çekimlere başlayacakken Koronavirüs salgını engeline takıldı. Bu nedenle çekimlerine defalarca ara verildi. Neyse ki yönetmenliğini Rafe Judkins’in üstlendiği dizi için çekimler ve post prodüksiyon süreci, sorunlara rağmen tamamlandı. Geçen eylül ayında yayınlanan tanıtım fragmanı çoğu izleyicinin aradığı epik atmosferi yakalayamadığı söyleniyordu. Ancak işler o günden bu yana değişmiş gibi gözüküyor.
Merakla beklenen yapım, bugün itibarıyla Amazon Prime Video’da yayınlanmaya başlandı. Merakla beklenen yapım, Amazon Prime’ın diğer dizilerinde de olduğu gibi ilk 3 bölümüyle yayına başladı. Veda, Gölgenin Beklediği Yer ve Güvenli Bir Yer adlı bölümleri hemen izlemeye başlayabilirsiniz. Bundan sonra ise kalan 5 bölüm her cuma günü, haftalık olarak yayınlanacak. Yani Zaman Çarkı dizisinin ilk sezonu toplamda 8 bölümden oluşacak. Son bölüm 24 Aralık 2021 tarihinde Prime Video kütüphanesindeki yerini alacak.
Dizinin başrolünde Moiraine Damodred rolünde Rosamund Pike bulunuyor. Kendisine Rand al’Thor rolünde Josha Stradowski, Perrin Aybara rolünde Marcus Rutherford, Nynaeve al’Meara rolünde Zoë Robins, Matrim “Mat” Cauthon rolünde Barney Harris, Egwene al’Vere rolünde Madeleine Madden ve al’Lan Mandragoran rolünde Daniel Henney eşlik ediyor. Henüz ilk sezon yayınına başlamadan önce nedeni açıklanmayan bir şekilde Barney Harris’in Matrim “Mat” Cauthon karakterini 2. sezonda oynamayacağı duyurulmuştu.
İşte Zaman Çarkı Dizisini İzleyeceklerin Bilmesi Gerekenler
Zaman Çarkı 1: Dünyanın Gözü
Dünyanın Gözü, Yüzüklerin Efendisi'nin Orta Dünya esintilerini hissettiren karanlık, vahşi ve bir o kadar da görkemli bir dünyayla tanıştırdı.
Üçüncü tekil şahıs bakışıyla yazılan seri, ilk kitap boyunca çoğunlukla inatçı koyun çobanımız Rand al’Thor’un perspektifinden olaylar aktarılıyor. Serinin ilerleyen kitaplarında diğer karakterlere verilen yer de gittikçe artıyor. Özellikle dördüncü kitaptan sonra Emond Meydanı beşlisinin her birini öyle iyi tanımaya başlarız ki Nynaeve ne zaman saç örgüleri öfkeyle çekiştirip geriye atacak biliriz, Matrim ne zaman “kan ve küller” diye homurdanacak önceden sezmeye başlarız. Jordan’ın en kıymetli yeteneklerinden birinin seri boyunca yarattığı üç binden fazla karaktere gösterdiği özen olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki her bir karakterin kültürünü detaylıca okuyucuya tanıtarak yarattığı dünyayı zihinlerimizde ete kemiğe büründürmemizi kolaylaştıracak malzemeyi bize muntazam bir titizlikle verir. Kurguladığı hikâyeler geçtiği coğrafyanın, o topraklarda yaşayan toplukların kültürlerinden etkilenerek ilerler ve adeta o toplulukla birlikte yaşadıkları şehirler de birer karaktere dönüşür.
İlk bakışta seri, sanki orta çağda geçen klasik bir fantastik kurgu gibi görünse de aslına bakarsanız daha çok geç Rönesans esintileri taşıdığını söylemek mantıklı olacaktır. Evren tasarısında büyük bir yer tutan yaradılış destanında, açıkça Kırılış öncesi insanların günümüzden de üstün bir teknolojiyle yaşadıkları söylenebilir. Ancak unutulmamalıdır ki:
“Zaman Çarkı döner, Çağlar gelir ve geçer, efsaneleşen anılar bırakır. Efsaneler solarak mit olur ve onları doğuran çağ yeniden geldiğinde mitler bile unutulur.”
Çark
Jordan’ın Zaman Çarkı serisi için yarattığı kozmogoninin, serinin en önemli unsurlarından biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Seriye adını veren çark, dilediği gibi dokur ve bizler o çarkta dokunan ipliklerden başka bir şey değilizdir. Yedi kollu çark şeklinde devasa bir kozmik dokuma tezgâhı düşünün; çarkın her kolu bir çağı temsil eder. Çark döner, kollardan biri geçerken bir diğeri gelmektedir. Bir çağ daima uzaklaşırken yeni bir çağ daima yaklaşır. Bu nedenle Zaman Çarkı dönerken ne başlangıçlar ne de bitişler vardır.
Desen
Antik Yunan’ın zanaatkar tanrısı Demiurgos gibi bütünüyle iyi niyetle en güzel evreni kurmak isteyen Işık adıyla da anılan Yaratıcı, kâinatın merkezine kozmosu Büyük Desene göre örmesi için yerleştirmiştir Zaman Çarkı’nı. Bu Deseni örmek için de insanların hayatlarını iplikler olarak kullanan Çark, enerjisini Gerçek Kaynak’tan alır. İnsanların yaşamları ve deseni etkileyebilecek diğer varlıkların eylemleri, desenin dokunmasına yardımcı olur. Örgüde her şey en ince detayına kadar hesaplanmıştır. Büyük Desene uygun olayların gerçekleşmesi için binlerce yıl öncesinden atılmıştır düğümler.
Zaman Çarkı serisi, Efsaneler Çağı olarak da bilinen Dünyanın Kırılışı ile Delilik Çağı olarak da anılan İkinci Çağ’ın bitiminden yüzlerce yıl sonrasında geçer. Üçüncü Çağ denilen bu zaman kehanetlerin gerçekleşeceği, Dünyanın Gözü yok edildiğinde zamanın kendisinin bile ölebileceği bir zamandır.
Kader Ağlarını Örenler
Her çağın, o çağın gerçekliğinin temelini oluşturan ayrı bir modeli vardır. Buna Çağın Danteli denilir, Çark tarafından önceden belirlenmiştir ve sadece kısmen değiştirilebilir. Bu değişime neden olanlar Çağın Danteli’nin merkezindeki ta’verenlerdir.
Ta’verenler, değişim yaratarak yaşam ipliklerini etkilemek için vardır. Deseni önemli bir şekilde değiştirebilecek tek kişi ta’verendir. Bu sebeple, ta’verenlerinkader ağlarını ören iplikleri, bizzat Zaman Çarkı’nın kendisi tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilir. Dokumanın Büyük Desen’den sapmaya başladığı anlarda Çark’ın kendini yeniden modele uygun hale getirebilmesi için bir tür düzeltici görevi görürler. Ta’verenlerin neden olduğu büyük değişiklikler Kader Ağı oluşturur. Bu Kader Ağları, o Çağ’ın sakinleri için her zaman zorlayıcı olmuştur, ancak Çark için Kader Ağları gerekli bir zorunluluktur. Ne kadar çok değişiklik gerekiyorsa, o kadar çok ta’veren doğar.
Karanlık Varlık
Öte yandan bu kendi kendini düzeltebilen ve Büyük Desen’e uygun bir şekilde işleyen sistemi bozmak, Çarkı kırmak ve evrendeki ruha sahip her varlığı hükmü altına almak isteyen evrendeki kötülüğün temsili Karanlık Varlık, insanların özgür irade arayışından ve bencilliğinden beslenir. Zamanın başlangıcında Yaratıcı tarafından bilinen gerçekliğin ve Desen’in dışında ayrı bir boyutta hapsedilmiştir. O zamandan beri hapishanesinden kurtulmaya ve Zaman Çarkı’nı yok etmeye çalıştığı söylenir. İyinin ve Kötünün, Işığın ve Karanlığın sonsuz mücadelesi zamanın başlangıcından beri süregelmiştir. Zamanın kendisinin dahi tehdit altında olduğu Üçüncü Çağ’da geçen seri, karanlık bir kahramanlık destanıdır ve kahramanlarımızın güvenirliliği pamuk iğliğine bağlıdır.
Tek Güç
Tek Güç, evrenin varlığa gelişinin itici gücü olan Gerçek Kaynak’tan gelir. Yaratıcı’nın Zaman Çarkı’nı döndürmek için kullandığı güçtür. Gerçek Kaynak’ın eril yarısı olan Saidin ve dişil yarısı olan Saidar, birbirlerine karşı ve aynı zamanda çarkın devamlılığı için birlikte çalışırlar.
Efsaneler Çağı’nın kahramanları Karanlık Varlık’ın hapishanesinin mühürlediklerinde, Saidin, Karanlık Varlık’ın dokunuşuyla kirlenmiştir. O andan itibaren Saidin’e yönlendirmek için dokunan her erkek Karanlık Varlık’ın dokunuşuyla yavaş yavaş delirir. Aklını kaybeden erkek Aes Sedailar en sonunda dünyayı kırarlar. Serinin geçtiği Üçüncü Çağ’da yalnızca kaynağın dişil yarısı olan Saidar güvenle kullanılabilecek durumdadır.
Aes Sedai
Tek Güç hırçın bir nehir gibidir. Saidar’a dokunan kadınlar o ırmaktaki su değirmenleri gibi onun gücünü kullanabilir ancak tüketemezler. Karanlık Varlık’ın dokunuşu olmasa dahi eğitimsiz yönlendirenler kendilerini yok edecek kadar güç çekebilir, bu nedenle Tar Valon’daki Beyaz Kule, kaynağa dokunabilen kadınları eğiterek tüm insanlara hizmet edebilecek Aes Sedai’lar olmalarına yardım eder. Zorlu sınavlardan geçerek Aes Sedai olmayı hak eden kadınlar, Üç Yeminle bağlanırlar. Asla yalan söylemeyecek, insanların birbirlerini öldürmeleri için silah yapmayacaklar ve Tek Gücü kendi canlarını korumak ya da muhafızlarının canını korumak haricinde silah olarak kullanmamak için yemin ederler.
Her Aes Sedai, tüm ajahlardan ve hiçbirinden olmayan liderleri Amyrlin Makamı dışında, Mavi, Yeşil, Sarı, Kırmızı, Beyaz, Gri ve Kahverengi olmak üzere yedi ajahtan birine hizmet eder. Her ajah’ın kendine özgü amacı ve kuralları vardır. Örneğin; Sarı ajah şifa üzerine yoğunlaşmışken, griler politika ve diplomasi ile ilgilenir. Beyazlar felsefe ve mantık uzmanlarıyken, yeşiller Son Savaş’ta Karanlık Varlık’a karşı Ejder’in yanında savaşmak için eğitilir.
Ejder
“Ve Gölge Toprağın üzerine düştü ve Dünya taştan taşa bölündü. Okyanuslar kaçtı ve dağlar yutuldu ve milletler Dünyanın sekiz köşesine dağıldı. Ay kan gibiydi ve güneş kül gibiydi. Denizler kaynadı ve yaşayanlar ölüleri kıskandı. Her şey paramparça oldu ve tüm anılar yok oldu. Gölge’yi ve Dünyanın Kırılması’nı getirenin hatırası dışında.
Ve ona Ejder adını verdiler.”
“Fakat Gölge’nin yüzüne, daha önce yeniden doğmuş olan ve sonsuza dek defalarca doğacak olan biri doğacak. Ejder yeniden doğacak ve yeniden doğuşunda haykırışlar ve diş gıcırtıları duyulacak. Ejder insanları kefen ve küllerle giydirecek ve tüm bağları kopartarak dünyayı yeniden kuracak.
Hepimizi şafak gibi körleştirip doğuracak ve Yenidendoğan Ejder, Son Savaş’ta Gölge ile yüzleşecek ve kanı bize hayat verecek. Bırakın aksın gözyaşları, ey dünya halkları, Kurtuluşunuz için ağlayın.”
Merve Akartuna - Hakan Tunç / kayiprihtim.com
Yorumlar